Birçok kadın yalnızca yüzlerini kullanmak üzere ayrı bir kalıp sabun bulundurur. Her amaca hizmet eden bir kalıp sabun da banyoda ve duşta durur. (Underhill 2012, s. 48)
İşin aslı kadınlar sadece çağdaş mutfağı değil, çağdaş banyoyu da konumlarının farkında olan ve buna itibar eden yerler haline getirdi. Bugünün küvetlerinden bazıları kadınlara ayak tırnaklarını kesmek veya bacaklarını tıraş etmek için küçük çıkıntılar sunar. –Ev dışındaki küvetlerin popülerliğinin arkasında yatan nedenlerden biri, rahatlama eylem ve sanatını evle ilişkili günlük ritüel ve sorumluluklardan temiz bir biçimde ayırıyor olmasıdır diye tahmin ediyorum.- Gelgelelim yıkama ve temiz olma kavramları söz konusu olduğunda erkek ve kadın çarpıcı biçimde farklılaşır. Yerinde bir benzetme de, erkek elinde tek bir parça giysiyle bir mağazanın giyinme kabinine gider ve giysi uyarsa pat diye satın alıverirken, kadının giyinip süslenme oyunundan büyük zevk çıkartabilmesidir. Erkek ve kadınların alışveriş alışkanlıkları arasındaki bu fark banyoda oyalandıkları zamana da yansır. Erkek ve dişi hayvanları düşündüğünüzde, dişi banyoda erkeğin yaptığından fazla neler yapar? Sayayım. Eğer bir liste yaparsanız –makyaj yapmak, bacak ve koltukaltı tıraşı, temizlenmek, derinlemesine cilt temizliği ve cildini nemlendirmek, saçını şampuanlamak, saç kremi uygulamak, aynada yüzünü incelemek- dişi kolaylıkla kazanır. (Underhill 2012, ss. 50-51)
Erkekler çenelerini tıraş ederken, sakallarını düzeltirken veya bıyıklarını inceltirken genellikle bir gurur algısı vardır. Kadın tüketici için, tüylerin alınmasının genellikle kutlanacak bir yanı yoktur. İster bacaklarında, ister koltuk altlarında olsun, tüyler kadınların kurtulmak istedikleri bir şeydir, nokta. Bulgularımız arasında kadın alışverişçilerin a) sadece kendileri için alışveriş yapma olasılığının düşük olduğu; b) kullan-at tıraş bıçaklarını satın alma olasılıklarının erkeklerden çok daha fazla olduğu; c) bıçak sayısıyla daha az, tasarımla daha çok ilgilendikleri vardı. Diğer taraftan, erkekler kadınlara kıyasla markaya çok daha sadıktı ve o ekstra, kirli-sakal bıçağını –Mach 3 Turbo! The Quattro!- sevdiler; paket tasarımı ise umurlarında bile değildi. Yaptığımız öneriler arasında, kadınlar için olan tüylerden arınma ürünlerini –tıraş makineleri dahil- erkek bölümünün hemen yanında değil, kadın iç çamaşırı bölümünde bir yere yerleştirilmesi de vardı. Böylelikle kadın bacağını pürüzsüz hale getirme ve nemlendirme eylemi maçoluk ve faydacılıktan uzaklaştırılarak tekrar duyumsal hazla uyumlu hale getirilir. (Underhill 2012, ss. 51-52)
Geçenlerde kendi evimde, on seneyi aşkın bir zamandır burada yaşadıktan sonra ebeveyn banyosu dışında diğer iki banyomuzda minik lavabolar olduğu ama hiç raf bulunmadığı dikkatimi çekti. Sonra düşündüm de, mimarımız bir erkekti. Eşyaları koyacak yer yok. Eşya saklama yerleri kadınların çağdaş banyo denklemine dahil ettikleri bir diğer unsurdur: fazla tuvalet kağıtlarını alabilecek bir dolap, kozmetik malzemeleri ve yüz serumlarına ayrılmış bir çekmece, ıslak mendil ve pamuk pedlerle dolu bir ikincisi, saç tokaları ve kumaş saç lastikleriyle dolu bir üçüncüsü, ilkyardım malzemeleriyle dolu bir dördüncüsü ve beşincisi… (Underhill 2012, s. 52)
Bugün çalışma odasının kökeninde küçük aile işletmesi vardır. Bir süre önce, mega mağazalar –Best Buy, Office Depot, Staples ve diğerleri- uyandı ve çağdaş çalışma odası kültürünü etkileyen egemen kişinin insan türünün dişisi olduğunu fark etti. Staples’a veya Office Depot’a uğradığınız taktirde, mağazaların daha yumuşak ve hatta daha havalı bir ortama dönüşerek kendilerini endüstrileştirmekten nasıl uzaklaştırdıklarını görerek şaşırırsınız. (Underhill 2012, s. 55)
Office Max’ın sunduğu diğer bir yenilik, kadının komik görüntülü ataşlar, raptiyeler ve renkli kağıt klipslerinin yarım kilosunun 9,99 dolara satın alabileceği, aldıklarını tarttığı ve sonra kasaya taşıdığı, çiklet otomatı benzeri bir büro malzemesi otomatıdır. Salata barını düşünün, ama kadınlar kalamata zeytinleri ve mozarella topları yerine salt işlevsel olmaktan öte eğlenceli büro malzemeleri seçebilir. Office Max için bu ürünler üzerindeki marjlar oldukça büyüktür. Bu ıvır zıvırlar erkeklere gereksiz görünebilir, ama kadın açısından operasyonel bir özendiriciliği vardır: belki kağıdı yaratıcı, hayal gücüne dayalı şekilde kullanmayı, belki rengi kendi hakkında temel bir özelliğini ifade etmenin bir aracı olarak ve belki evinin kültür ortamını düşünüyordur. (Underhill 2012, s. 55)
Eğer istediğiniz şekerlemeyse, Staples’ın şirket içi SWAT ekibi Easy Tech’in sadece birkaç metre ilerisinde Godiva çikolata satılıyor olması hiç de tesadüf değildir. (Underhill 2012, s. 56)
Hewlett-Packard’da son on yıl içinde ürün geliştirmede itici güç olan kadınlar sayesinde, sektör dilinde MOPY diye bilinen şeyin piyasaya sunulduğunu gördük. Bu kısaltmanın açılımı Multiple Original Prints + Y’dir. –çoklu orijinal baskı- . Diğer bir ifade ifadeyle, “MOPY’lemek Varken Neden Kopyalayasınız?” Daha çok bilinen adıyla çok fonksiyonlu yazıcı. Bu şatafatlı mekanizmaya eklenmiş bir faks makinesi, eski fotoğraflar ve dosyaları çoğaltmak veya dijital dokümanlara çevirmek için bir tarayıcı ve hem siyah-beyaz hem de renkli dokümanları kopyalayan bir fotokopi makinesi bulunur. Tabii bir yazıcı da vardır. Kadınlar çoğunlukla fiilen aile tarihinin muhafızlarıdır. Bir MOPY ile dijital hale getirilmiş doğum günleri, yıldönümleri ve tatil fotoğraflarını yüklemek için birkaç megabaytlık hafıza kullanılabilir, onları boş bir CD’ye kaydedilebilir, CD’yi zarfa koyup etiketleyerek isim ve tarih sırasıyla bir çekmecede kataloglayabilirler. (Underhill 2012, s. 57)
Yeni bir cep telefonu veya buzdolabı satın almakla ilgilenen bir kadın, evdeyse ve kalkıp mağazaya gidecek gücü kendinde bulamıyorsa, satın almak istediği şeyi birkaç tüketici yorumunu gözden geçirmek suretiyle çevrimiçi olarak araştırabilir, sonra doğruca en yakın Best Buy veya Sears mağazasına ve o ürün satın alır. (Underhill 2012, s. 59)
Envirosell’de kadın internet kullanıcısı için “ ikinci derecede alışveriş terapisi” adını verdiğimiz bir unsur olduğunu gördük. Bir kadın en büyük modern metropollerden uzakta küçük bir köyde de yaşasa, web tarayıcısı aracılığıyla New York, Los Angeles, Dublin ya da Tokyo’da yapılan en iyi şeyler için vitrin gezebilir. Sanki harikulade, canlandırılmış bir kadın dergisi içinde gezinir gibi. Birçoğu bütçesinin dışında kalan mağazalara, otellere ve tatil olanaklarına bakakalırken bundan dolayı ne bir suçluluk duygusuna kapılır, ne gözlendiğini, utandığını ne de suçlandığını hisseder. (Underhill 2012, s. 59)
Dediğim gibi, kadınlar erkeklere kıyasla kişisel güvenliklerinin çok daha fazla bilincindedir. (Underhill 2012, s. 60)
Evden internete giren kadınla ilgili çok önemli bir diğer unsur yine, zaman ve koşuşturmadan tasarruftur. (Underhill 2012, s. 60)
Artık evinde olan kadın da yapacağı alışverişin planlarını evinden internet sitelerinden ürün ve hizmetleri araştırarak dışarıya çıkıyor ya da ürünlerini internet üzerinden sipariş ediyor. İşte bu noktada internet sitelerinin de kadını anlayan, ona kolaylıklar sunan bir yapıda olması da kaçınılmazdır.
Envirosell’de tüketiciler ve elektrikli süpürgeler üzerine ilk işimizi yaptığımızda bir Walmart mağazasında bir çalışma yürüttük. Elektrikli süpürge alışverişi yapan çiftlere bakıyorduk. Keşfettiğimiz şeylerden biri, erkeklerin göz attıkları elektrikli süpürgelerin motor gücüyle çok fazla, yani gerçekten had safhada ilgilenmeleriydi. “emme!” ve “hız!” özelliklerini güçle ilişkilendirdiler. Erkekler işin yapılması için gerçek Hummer motoruna sahip bir elektrikli süpürge istiyordu. Motorun amperini daha baştan açıklamanın ürüne ilgiyi arttıran bir unsur olduğu konusunu imalatçıyı bilgilendirdik. (Underhill 2012, s. 72)
Temizlik paspasının etkin bir biçimde yerini alan ve onun çok gelişmişi olan Swiffer, ileri doğru atılan kocaman bir adımı temsil eder. Daha temiz –işte yine o sözcük- hissettiriyor. Oynar başı geleneksel yer paspasının ulaşamadığı yerlere ulaşır. Sıkmakla ve arada bir kirlenen suyla uğraşmazsınız. Swiffer’ın başlığı kirlendiğinde yenisiyle değiştirmek kolaydır. Envirosell’de söylemeyi sevdiğimiz gibi, kadınlar sonunda alete dönüşmez; onlar teknolojiyi alete dönüştürür çünkü ne yaptığıyla değil a) nasıl yaptığıyla ve b) yaşamlarını nasıl geliştireceği ve zenginleştireceğiyle ilgilenirler. (Underhill 2012, s. 73)
Peki geriye kim kalır? Evin erkeği, tabii varsa. Ama ya o da eve ekmek getiren tek kişiyse ve sabahları saat yedi olunca arabasına binip işe gidiyorsa? Elimizde bir tek kadın kalır ki, o da sadece ailesinin programını denetlemekle yetinmek istemez, bazı durumlarda ev kadını rolünü genel anlamıyla hem içte hem de yuvayı kuran –ve koruyan- kişi olarak yeniden tanımlar. (Underhill 2012, s. 75)
Alet kemerli diva bazı durumlarda astar atan ve yalıtım yapan, küvetin fayanslarını yenileyen, banyo fanını ve lambalarını değiştiren, çalışması için garajın kapısını açan mekanizmayı kurcalayan, bahçe yoluna aydınlatma lambaları yerleştiren, katlanabilir bir kapı, isteğe uygun raflar ve çatı penceresi takan bir kadındır. Onu bir de elinde boya fırçasıyla görmelisiniz. (Underhill 2012, s. 75)
1970 ve 1980’lerde birçok genç kız lisede sahneye konulan tiyatro oyunlarının sahne arkasında çalışarak bu türden işler için yetenekli olduğunu keşfetti. Bu çalışma tatmin edici ve özsaygıları için yararlıydı; hem de onlar için boyama, ışık ve tasarım konusunda yoğunlaştırılmış bir kurs niteliğindeydi. Ayrıca o günlerde, annelerin kızlarını sürekli uyardığı gibi, bir oğlanın yapabildiği her şeyi bir kız da yapabilirdi. Dolayısıyla, bazı bakımlardan o dönem bir kuşak genç kadının mekanik konularda kendine yeter hale gelmesine imkan tanıdı ve hatta onları bu yöne itti. Eğer bu işe yaramadıysa, üniversiteden mezun olmak yarardı. İş piyasasında ilk deneyimlerini yaşayan birçok genç kadın tek başına veya kadın bir ev arkadaşıyla paylaştığı bir apartman dairesinde yaşardı. Hayatlarında bir erkek olsa da bu kadınlar Çaresiz Kadın rolünü oynamak niyetinde değildi. Çaresine bak. Tavan lambaları mı yanmıyor? Boyunu ölç ve floresanları değiştir. Boya mı soyuluyor? Astar vur ve duvarı yeniden boya. Mutfaktaki musluk su mu damlatıyor? Contasını değiştir. Ya kendin yap ya da çalışmayan her neyse onu tamir edecek yabancı adamın tekine en az yetmiş beş papel sökül; tabii müsait birini bulabileceğiniz ve tanımadığınız bir erkeğin elinde bir alet kutusuyla kadın evinin eşiğinden içeri girmesine izin verecek kadar kendinizi güvende hissettiğinizi varsayarsak. (Underhill 2012, s. 76)
Kadınlar artık birçok farklı iş kolunda çalışabiliyorlar. Yetenekliler, kolay öğreniyorlar ve sabırlı olmaları sebebi ile erkeklerin yapabilecekleri birçok işi, erkeklerden daha iyi yapar durumdalar.
Birçok kadın için ev kadınlığı çocukların sağlıklı olmasını sağlamak, onları giydirip kuşatmak, güzel bir Pazar sofrası kurmak ve birden çok programı dengelemekten daha geniş parametrelere sahip artık. Evin masraflarını kısma sorumluluğu dahil. Ev kadınlığı sadece evi temiz ve güzel tutmak değildir; temiz ve güzel görünmesini önleyen çatlaklar ve soyulmalarla da ilgilenmek –ve onlar için bütçe yapmak- demektir. Kadınlar ne de olsa, ev tadilat sektöründe her yıl kabaca 50 milyar dolar harcamaktadır. (Underhill 2012, s. 77)
Bir keresinde on kişilik bir Lowe’s yönetici grubu beni prototip bir mağazaya soktuğunda ilginç bir an yaşadım. İçlerinden sadece biri kadındı. “Kadınlar tuvaletini görmek isterim” dedim. Etrafta kimsenin olmadığı bir anda içeri girdik. Tuvaletler temiz ve beyazdı, gösterişsizdi. Duvarlardan birine yaklaştım ve duvara vurdum. Gruptan birine, “Duvarın diğer tarafında ne var?” diye sordum. “Orası banyo dekorasyonlarını bulundurduğumuz yer” dedi. “Hımm, peki neden burada değiller?” dedim. Bu bana cazip bir fikirmiş gibi geldi. Neden mesela, Kohler ve belki diğer birkaç banyo ve armatür tasarımcısının daha kadınlar tuvaletine tuvalet ve lavabolarını yerleştirmeleri sağlanmasın? Eğer kayda değer sayıda kadın bu tuvaleti kullanıyorsa, kadın tüketicilerin satılan ürünlerin gerçek hayatta nasıl çalıştıklarını görmeleri için, etrafa bir miktar fısıltı yaymak büyük bir fırsat olmaz mıydı? Geniş çevremizdeki belli başlı her yeni otel veya restoranı düşünürseniz, harika bir kadınlar tuvaletine sahip olmanın etrafta ağızdan ağza yayılan bir tasarım ifadesi olduğunu anlarsınız. (Underhill 2012, s. 78)
Erkekler, ev boya istediğinde evi boyar derler; kadınlar evin renginden sıkıldıkları zaman. Alet kemerli Jane olarak davranmanın gerçek bir meslekten ziyade bir zanaatla daha güçlü bir ilişkisi vardır. (Underhill 2012, s. 79)
Benim için en ilginç “Hah işte!” anlarından biri, erkeklerin elektrikli aletlerle oynamaları için kadınlara izin verdiklerini fark ettiğim andır. (Underhill 2012, s. 79)
Ailem içinde yeni ufuklar açan bir an, babamın emekliliğini aileye ilan etmesiydi. Kısa bir süre sonra annem marangozluk dersleri almaya başladı ve bundan sadece birkaç ay sonra da bugün evimin alt katındaki misafir odasında duran Shaker tarzı konsolu yaptı. Babam onu hiç affetti mi bilmiyorum. O, her nedense hiçbir zaman doğru düzgün olmayan dolaplar yaparak iş dışındaki saatlerini harcarken, nasıl olmuş da annem böyle rahatça içeri girmiş ve bu kadar güzel bir şey yapmıştı? Babamın hobi atölyesinin somurtkan evi diye bilinir hale gelmesi sürpriz değildi. (Underhill 2012, s. 79)
Kalabalık bir otel lobisinde yüksek sesle adımı duymaktan rahatsız olmam, ama bir an için kendinizi uçak yolculuğu sonrası sersemlemiş bir kadın yolcunun yerine koyun. Yorgundur, susamıştır ve son birkaç saattir, uçağı yere değer değmez onu bekleyen çıtır çıtır beyaz çarşafların hayalini kurmuştur. Tam o anda, gereksiz telaşa ve –terbiyeli ve etkin türde olmanın dışında- hiçbir ilgiye muhatap olmadan otel odasına girmekten daha çok istediği bir şey yoktur. Bir düşünün. Bu kadın veya herhangi bir kadın, adının iyi niyetli ama düşüncesiz bir otel çalışanı tarafından yüksek sesle söylendiğini gerçekten duymak ister mi? Lobideki herkesin, köşede X-Men çizgi romanı okuyan şu sıska adam da dahil, onun tek başına seyahat ettiğini bilmesini gerçekten ister mi? (Underhill 2012, ss. 81-82)
Erkeklerin otelin banyosundaki saç kurutma makinesi hakkında dikkatini çekebilecek tek şey, tasarımcının bu aleti duvara tam böyle yapıştırabilmesindeki aeronotiktir, ama ortalama kadın yolcu aletin yapılışına, voltajına ve kordonlarının nereye kadar uzandığına da dikkat edebilir. Hazır başlamışken, kadın ayrıca odanın temizliğine, ışıklandırmasına, sıcaklığına, rengine –ya da renksizliğine- , yer döşemesine, büyüklüğüne, biçimine ve yataktaki yastığın sertliğine ve kendini güvende –duygusal, fiziksel, psikolojik olarak- ve rahat hissedip hissetmediğine dikkat edecektir. Üstelik bunu farkında olmadan yapacaktır. Üzerinde parmak izleri olan bir uzaktan kumanda, banyo lavabosunda yaramaz bir saç teli, öyle mi? Otel resepsiyonu büyük olasılıkla ondan bir şikayet duyacaktır. Kadınlar böyle şeylere dikkat eder. Ve birçok otel, en azından akıllı olanlar, kadının gücünün farkına vardı ve uyum gösteriyorlar. (Underhill 2012, s. 82)
İlk oteller girişimci kadınlar, genellikle de fazladan bir miktar para kazanmak isteyen dullar tarafından halka açılan özel evlerdi. (Underhill 2012, s. 83)
Dediğim gibi, bugün otel personeli konuklarının isimlerini ve oda numaralarını anons etmekten sakınmaları yönünde giderek daha çok eğitilmektedir. Onun yerine bir görevli kontuarın arkasından çıkar ve oda anahtarını veya anonim, dijital bir kartı check-in yapan konuğun eline sıkıştırır. Oda numarası esasında oda anahtarınızı veya oda kartınızı saklayan katlanmış peçete benzeri bir kılıf içinde yazılı olabilir. İhtiyatlı ve bana göre, zorunlu bir yöntemdir. Ve hepsi kadınlar sayesindedir. (Underhill 2012, s. 89)
…, kadınlar en çok diğer kadınlara güvenir. (Underhill 2012, s. 91)
Bir kadını yakalamak isteyen bir marka, donanımlı kadın çalışanları ile markasına daha fazla değer katacaktır.
Bavul konusunda, tekerlekli bavulların icadının payesini kadına verebilirsiniz. (Underhill 2012, s. 89)
Temiz olmanın dışında, kadınlar için önemli olan bir diğer konu da, daha önce işaret ettiğim gibi, hava kalitesi ve kadın müşterinin otel odasının sıcaklığını ayarlayabilme kabiliyetiyle alakalıdır. Otel yönetimi sıcaklığı doğru ayarlamış ve kadın müşteri de oda hararetini olduğu gibi bırakmayı düşünmüş olsa bile, sıcaklığı bir derece yükseltme ya da düşürme seçeneğine sahip olmayı taktir eder; yok, siz buna gerçekten kuvvetle ısrar eder deyin. (Underhill 2012, s. 92)
Pam iş icabı bir süreliğine New York eyaletinin kuzeyindeki şirket merkezinde olmakla birlikte, Manhattan’da çok zaman geçiriyordu ve birçok kaliteli oteli denedi ve sevmedi. Erkekler tarafından, çoğunlukla göz kamaştırıcı biçimde tasarlanmış, ancak kadın yolcuların, bazı durumlarda genel olarak insanın ihtiyaçlarını dikkate almayan yerlerdi bunlar. Bu deneyimlerden birini Union Aquare’in yakınındaki W Otel’de yaşadı. “Tarza odaklanmışlar, insanlara değil” diyor Pam. “Ne demek istiyorsun?” diye soruyorum. “Doğrusu, W’de yaptıkları pek çok şey hoşuma gidiyor, ancak söylemeliyim ki her köşesi sert. Her renk soğuk. Toprak tonları hiç yok. Toprak tonlarının olduğunu düşünüyorlar ama bir toprak tonunun içinde bu kadar çok gri olursa o artık toprak tonu değildir. Odaların hiçbirinde yapay da olsa bir şahsiyet yok. Bu otellere geldiğinizde, oh, ne rahat diyemiyorsunuz. İçeri giriyor ve vay be, amma havalı hissediyorum diyorsunuz. Neredeyse mini barın kapağını şöyle bir açıp kendinize bir votka koyacaksınız.” (Underhill 2012, s. 93-94)
Çarpıcı olmakla birlikte, yeni restore edilen Gramercy Park Otel çok az daha iyiydi, dedi Pam. “İlk akşam kendimi adeta harika hissettim. Ama ertesi gün, toplantıma hazırlanırken bu duygum biraz kayboldu, çünkü banyodaki ışıklandırma öyle kötüydü ki hazırlanırken zorluk çektim. Bir de bütün eşyalar benden otuz santim kadar daha uzun birisi için tasarlanmış. Sahipleri otel odasının belirli bir şekilde görünmesini istiyor –odanın içindeki insanın ne hissettiği pek umurlarında değil gibi.” (Underhill 2012, s. 94)
Pam’in üstün vasıflı bir otel banyosu için listesinin en üst sırasında ne mi var? İyi, etkili, sıcak bir ışıklandırma. “Birinci sınıf otellerin neden hem dış hem de iç mekan için elektrik düğmeleri olmaz, bilmem,” diyor Pam, “çünkü kadınlar böyle bir şey için çıldırırdı.” “Neden?” diye soruyorum. Çünkü kadınların çoğu dışarısı ne kadar aydınlık ya da karanlık olursa olsun, banyolarında nasıl makyaj yapacaklarını deneme yanımla yöntemiyle çözmüştür. Bu kadınların kesinlikle her gün yüzleştikleri bir meseledir. Erkekler, kadınların kozmetik ve saç konusunu, kendilerini doğru dürüst görüp göremediklerini ya da dışarıda nasıl görüneceklerini düşünmek zorunda olduklarının farkında değildir. Makyajımın dışarıdaki doğal ışıkta aptal gibi görünmeyeceğinden çok korkuyor olmasaydım, ışık azaltıcılar beni çok daha rahatlatırdı.” (Underhill 2012, s. 95)
“Öyleyse geleceğin kadın dostu otel odası nasıl olacak, neye benzeyecek –mesela, 2050 yılında Pam Dillon DNA Plaza Pavilion’u?” Pam bir an düşünüyor. “Oda benim ihtiyacıma uygun düzenlenmiş olacak. Artık bu bilgiyi her nasıl alacaklarsa, bana burada benden önce zilyon kişinin kaldığı izlenimini daha az verecek. Buraya ulaştığımda, bir şekilde –nasılını şimdi sorma- orada Pam eşyaları olacak –ihtiyacıma uygun yastıklar, yumuşak yatak çarşafları, yumuşak havlular. Otel işletmecisinin tercihlerimi bilmesini isterim, ama aynı zamanda, alanımın işgal edildiğini hissetmek istemem. Yani benim hayalimdeki otel bunu yapmanın bir yolunu bulmalıdır.” (Underhill 2012, s. 96)
Yazının devamı vardır. Devamı için tıklayınız.
Ahmet Kater tarafından hazırlanmış Bahçeşehir Üniversitesi “Marka Konumlandırmada Tüketici Kadın Faktörü” Yüksek Lisans Tezi’nden alıntı yapılmıştır.